Keratokonus Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Keratokonus Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Total
0
Paylaşım

Göz sağlığı, hayat kalitesini belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Günlük hayatta birçok işimizi görme yetimiz sayesinde gerçekleştirir, çevremizle sağlıklı bir etkileşime gireriz. Ancak gözde meydana gelen bazı hastalıklar, görme kalitemizi düşürerek yaşam standardımızı olumsuz etkileyebilir.

İşte bu hastalıklardan biri olan keratokonus, görece daha nadir görülse de tedavi edilmediği takdirde ciddi görme sorunlarına yol açabilmektedir. Bu yazıda, “Keratokonus nedir ve nasıl tedavi edilir?” sorusunu kapsamlı bir şekilde ele alacak; belirtilerinden tanı yöntemlerine, tedavi seçeneklerinden dikkat edilmesi gereken noktalara kadar detaylı bir bakış sunacağız.

Keratokonus Nedir?

Keratokonus, kornea adı verilen gözün saydam tabakasının konik bir şekle doğru incelip sivrilmesi anlamına gelen bir göz hastalığıdır. Normalde kornea, gözün ön tarafını kaplayan bombeli bir yapıdadır ve ışığın doğru şekilde kırılmasını sağlayarak retina üzerinde net bir görüntü oluşmasına yardımcı olur. Ancak keratokonusta kornea, yapısal olarak incelir ve dışa doğru bir koni şeklini alır. Bu durum, ışık kırılmasının bozulmasına ve sonuç olarak bulanık, çarpık veya dalgalı görmeye yol açar.

Keratokonusta görülen şekil bozukluğu ilerleyicidir; yani hastalık genellikle ergenlik döneminde başlar, 20’li yaşlarda hızla ilerler ve 30’lu yaşlara kadar farklı hızlarda devam edebilir. İlerleyen yaşlarda korneadaki bu şekil değişimi yavaşlama eğilimi gösterse de, erken teşhis ve uygun tedaviler alınmadığı takdirde ciddi görme bozuklukları oluşabilir.

Kimler Keratokonus Açısından Risk Altındadır?

Keratokonus, genellikle genetik faktörlerle ilişkili olarak ortaya çıkabilir. Ailede keratokonus öyküsü bulunması, kişinin bu hastalığa yakalanma ihtimalini artırır. Bunun yanı sıra, aşağıdaki faktörler de keratokonus gelişme riskini yükseltebilir:

  1. Gözleri Sık Sık Ovalamak: Özellikle alerjik durumlar nedeniyle kronik olarak göz ovalamak, korneanın zamanla incelmesine ve şekil bozukluğuna neden olabilir.
  2. Alerjik Hastalıklar ve Alerjik Göz Yapısı: Sürekli kaşınan, göz sulanması yaşayan kişilerde keratokonus riski daha fazladır.
  3. Bağ Doku Hastalıkları: Bazı bağ doku hastalıklarına sahip bireylerde kornea dokusunun zayıflaması mümkündür.
  4. Uyku Kalitesinin Düşük Olması ve Sağlıksız Beslenme: Her ne kadar keratokonus için direkt sebep olmasa da, genel vücut direnci ve dokuların yenilenmesini etkileyen faktörler hastalığın ilerlemesine katkı sunabilir.

Buna ek olarak, keratokonusun erkeklerde biraz daha sık görüldüğü yönünde çalışmalar vardır. Hastalık genellikle ilk belirtilerini ergenlik çağlarında ve 20’li yaşlarda göstermeye başlar.

Keratokonus Belirtileri Nelerdir?

Keratokonusun belirtileri, gözdeki yapısal bozulmanın derecesine ve hastalığın ilerleme hızına göre değişiklik gösterebilir. Başlangıç aşamasında bazen gözde çok hafif bir astigmat ya da miyop gibi algılanır. Ancak şu belirtiler keratokonusta sıklıkla rapor edilir:

  1. Görme Kalitesinde Azalma: Bulanık, çarpık veya dalgalı görme keratokonusta en yaygın şikâyetlerden biridir.
  2. Çift Görme veya Gölge Görme: Bir nesneye odaklanırken çevresinde veya kenarlarında hayaletimsi gölgeler fark edilebilir.
  3. Işığa Karşı Aşırı Hassasiyet (Fotofobi): Korneanın şekli bozulduğunda, ışık göz içinde istenildiği gibi odaklanamaz. Bu da gözde kamaşmaya ve parlak ışıklara karşı duyarlılığın artmasına neden olur.
  4. Sık Sık Değişen Gözlük Numarası: Keratokonus hastalığı ilerledikçe gözdeki kırma kusurları da sürekli değişebilir. Gözlük derecelerini değiştirmek bile net görüşü tam olarak sağlamayabilir.
  5. Gece Görüşünün Bozulması: Araç farları, sokak lambaları gibi parlak ışık kaynaklarının etrafında dağılma veya halo denen ışık halkaları sık görülür.
  6. Astigmat ve Miyop Belirtileri: Özellikle yüksek derecede astigmat ve miyop, keratokonusun karakteristik özelliklerindendir.

Bu belirtilerden biri ya da birkaçı gözlemlendiğinde zaman kaybetmeden bir göz doktoruna başvurmak, hastalığın erken teşhisi ve ilerlemeden kontrol altına alınması açısından çok önemlidir.

Keratokonusun Teşhisi Nasıl Konulur?

Keratokonus tanısı koymak için göz doktorları çeşitli testler uygular. İlk adım olarak standart bir göz muayenesi yapılır: Görme keskinliği ölçümü, gözlük derecesi tespiti (refraksiyon muayenesi) ve kornea ön-arka yüzey incelik ölçümleri gibi temel işlemler gerçekleştirilir. Ancak keratokonusun en kesin tanısı, kornea topografisi adı verilen özel bir görüntüleme yöntemiyle konur. Kornea topografisi, kornea yüzeyinin haritasını çıkararak bu yüzeydeki incelmeleri, eğrilikleri ve şekil bozukluklarını net bir şekilde gösterir.

Bazı durumlarda, pakimetri adı verilen kornea kalınlığı ölçümü de yapılır. Keratokonus hastalarında kornea kalınlığı, sağlıklı gözlere kıyasla belirgin şekilde azalmıştır. Topografi ve pakimetri sonuçları, gözün yapısını tüm detaylarıyla ortaya koyarak keratokonusun derecesi ve ilerleme hızı hakkında değerli bilgiler sağlar.

Doktor ayrıca hastanın tıbbi öyküsünü sorgular, gözde kaşıntı, alerji veya göz ovalama alışkanlığı olup olmadığını öğrenir. Gerek görülürse, daha gelişmiş tetkikler ve ileri seviye topografik analizler yapılabilir. Bu aşamalarda erken tanı koymak, uygun tedavi seçeneğine hızla başlamak açısından kritik öneme sahiptir.

Keratokonus Nasıl Tedavi Edilir?

Keratokonus tedavisi, hastalığın derecesine, ilerleme hızına ve hastanın semptomlarına bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Hastalığın erken dönemlerinde gözlük veya yumuşak kontakt lensler geçici olarak kullanılabilirken, ilerleyen safhalarda daha ileri tedavi yöntemlerine başvurmak gerekebilir. Tedavideki temel amaç, hastalığın ilerlemesini durdurmak veya yavaşlatmak ve hastanın görme keskinliğini mümkün olduğunca korumaktır.

Aşağıda keratokonus tedavisinde yaygın olarak uygulanan yöntemlerden bazılarını bulabilirsiniz:

Gözlük ve Yumuşak Kontakt Lensler

Hastalığın erken safhalarında, korneadaki şekil bozukluğu henüz çok ileri düzeyde değilken, gözlük veya yumuşak torik kontakt lenslerle görece tatmin edici bir görüş sağlanabilir. Ancak ilerleyen dönemlerde korneanın konik yapısı arttığında, standart gözlükler veya yumuşak lensler yetersiz kalabilir. Bu durumda daha sert yapıda olan gaz geçirgen (RGP) kontakt lenslere geçmek gerekebilir.

Gaz Geçirgen (RGP) ve Hibrit Lensler

Korneanın yüzeyi bozulduğunda, yumuşak lensler tam olarak uyum sağlayamayarak istenen görüş netliğini veremeyebilir. Gaz geçirgen (RGP) lensler ise sert yapıları sayesinde, kornea yüzeyine tam oturarak düz bir optik yüzey oluşturur. Böylece ışık kırılması daha düzenli olur ve görme kalitesi artar. Hibrit lensler, orta kısmı sert gaz geçirgen malzemeden, çevresi yumuşak malzemeden oluşan bir tasarıma sahiptir. Bu lensler, RGP lenslerin sağladığı optik avantajla yumuşak lenslerin konforunu birleştirmeye çalışır.

Kornea Halkaları (Intacs, Keraring vb.)

Kornea halkası olarak bilinen bu işlem, ilerlemiş keratokonus vakalarında korneanın şeklinin yeniden düzenlenmesine yardımcı olur. Göze lokal anestezi uygulandıktan sonra, korneada halkalar yerleştirilebilecek tüneller açılır ve halkalar kornea içine yerleştirilir. Bu sayede korneanın konik yapısı bir nebze düzleşir; görme kalitesi artar ve hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabilir. Kornea halkaları, her hastada aynı etkiyi göstermeyebilir; bu nedenle göz doktoru, hastanın kornea haritası ve kalınlık ölçümlerine göre halkaların yerleştirileceği noktaları planlar.

Cross-Linking (TAM: Kornea Kolajen Çapraz Bağlama)

Keratokonus tedavisinde en önemli ve etkili yöntemlerden biri cross-linking (kornea kolajen çapraz bağlama) işlemidir. Korneanın yapısını güçlendirmeye ve hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaya veya tamamen durdurmaya yönelik bu tedavi, şu şekilde uygulanır:

  1. Riboflavin Damlaları: Göze damlatılan riboflavin (B2 vitamini) çözeltisi, kornea dokusuna nüfuz ederek hücreler arasında bağlanma kapasitesini artırır.
  2. Ultraviyole Işın (UV-A) Uygulaması: Riboflavin emdirilmiş kornea, belirli bir yoğunluk ve süre boyunca UV-A ışınına maruz bırakılır. Böylece korneadaki kolajen lifleri arasında yeni köprüler (çapraz bağlar) oluşur ve kornea sertleşir.
  3. İyileşme Süreci: İşlem yaklaşık 60-90 dakika sürer. Sonrasında gözde birkaç gün hafif ağrı, batma, kızarıklık yaşanabilir. Doktorun verdiği damlaların düzenli kullanımı ve gözün korunması iyileşmeyi kolaylaştırır.

Cross-linking işlemi, özellikle hastalığın erken veya orta evrelerinde etkili olup hastalığın ilerlemesini büyük ölçüde durdurabilmektedir. İleri evrede ya da korneasının kalınlığı işlem için uygun olmayan hastalarda farklı tedavi yöntemleri değerlendirilir.

Kornea Nakli (Keratoplasti)

Keratokonus ileri evrede olup diğer tedaviler sonuç vermemeye başladığında, kornea nakli (keratoplasti) gündeme gelebilir. Özellikle korneada skar dokusu oluştuğunda veya hastanın görme keskinliği ciddi oranda düştüğünde nakil tercih edilir. Bu işlemde, donörden alınan sağlıklı kornea dokusu hastanın bozulmuş kornea bölgesiyle değiştirilir. Gelişen tıbbi teknolojiyle birlikte nakil sonrası başarı oranı oldukça yüksektir, ancak iyileşme süreci birkaç ayı bulabilir. Nakil sonrası tekrar keratokonus gelişme riski oldukça düşük olsa da, düzenli doktor kontrollerini aksatmamak gerekir.

Lazer Uygulamaları (Tasarım Lazer Tedavileri)

Keratokonusun bazı evrelerinde, özellikle cross-linking ile kombine edilerek, excimer lazer teknolojisi kullanılabilmektedir. Bu yöntemde kornea yüzeyindeki düzensizlikler kısmen giderilir ve hastanın daha net görmesi amaçlanır. Ancak keratokonusun tek başına lazerle tedavisi söz konusu değildir; genellikle şekil bozukluğunu düzeltme odaklı, destekleyici bir uygulama olarak eklenir.

Tedavi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Doktorun Talimatlarına Uymak: Keratokonus tedavisi sürecinde doktorun önerdiği ilaçlar, damlalar, lens kullanımı ve kontrol randevuları aksatılmamalıdır.
  • Göz Ovalama Alışkanlığına Son Vermek: Göz ovalamak, korneayı daha fazla zayıflatabileceğinden, bu alışkanlıktan mutlaka vazgeçilmelidir. Alerji durumlarında doktor onayıyla antihistaminik damlalar kullanılabilir.
  • Kontakt Lens Bakımı: Lens kullanımı esnasında hijyene dikkat etmek, lens kutusunu sık sık yenilemek ve lens solüsyonlarını talimatlara uygun şekilde kullanmak enfeksiyon riskini azaltır.
  • Koruyucu Gözlük Kullanımı: Özellikle tozlu ortamlarda ya da spor yaparken koruyucu gözlük kullanarak gözlerin darbe almasını engellemek önemlidir.
  • Beslenme ve Uyku Düzeni: Vücudun genel iyileşme potansiyelini artırmak için vitamin ve mineral yönünden zengin gıdalar tüketmek, düzenli uyumak ve stresten mümkün olduğunca uzak kalmak fayda sağlar.

Uzun Dönem Takip ve Yaşam Tarzı Önerileri

Keratokonus, tedavi sonrasında da düzenli takip gerektiren bir hastalıktır. Bu takiplerde, hastalığın ilerleme durumu veya korneadaki yapısal değişiklikler gözlemlenir. Özellikle cross-linking gibi tedavi yöntemlerinden sonra ilk aylarda daha sık kontrol yapılır, ilerleyen dönemlerde yıllık muayenelerle göz sağlığı takip edilir.

  1. Düzenli Kontroller: Tedavi yöntemi ne olursa olsun, en az yılda bir kez göz doktorunu ziyaret ederek kornea kalınlığı, görme derecesi ve topografi ölçümlerini yaptırmakta fayda vardır.
  2. Kontakt Lens Seçimi: Zaman içinde kontakt lens türünün değiştirilmesi gerekebilir. Korneadaki şekil bozukluğu ilerlerse veya gerilerse, doktorunuz farklı tip lens önerebilir.
  3. Genç Hastalarda Erken Tanı Önemi: Hastalık genellikle ergenlik döneminde başladığından, bu yaş grubunda oluşan göz şikâyetlerine karşı ailelerin dikkatli olması ve düzenli göz kontrolleri yaptırması önemlidir.
  4. Sağlıklı Göz Alışkanlıkları: Dijital ekran karşısında uzun süre vakit geçirirken düzenli aralar vermek, göz kuruluğunu önlemek için gerekli damlaları kullanmak ve ışıklandırmaya dikkat etmek göz sağlığını genel anlamda destekler.

Keratokonus ve Günlük Hayat

Hastalığın erken evrelerinde doğru tedavi ve lens uygulamasıyla hastalar günlük hayatlarına sorunsuz devam edebilirler. Ancak hastalık ilerledikçe, özellikle geceleri araç kullanmak veya uzun süreli bilgisayar çalışması gibi görsel konfor gerektiren aktivitelerde sıkıntı yaşanabilir. Keratokonuslu bireylerin dikkat etmesi gereken bazı noktalar şunlardır:

  • Gece Araç Kullanımı: Işık hassasiyeti ve parlaklık, sürücülükte zorluk oluşturabilir. Gerekirse göz doktoru özel kaplamalı gözlük camları önerebilir.
  • Mesleki Seçimler: Göz sağlığını ve görme kalitesini ön planda tutmayı gerektiren mesleklerde (örneğin pilotluk, polislik) keratokonus engel olabilir veya ek tetkikler istenebilir. Bu nedenle hastalığın ilerleme durumuna bağlı olarak mesleki seçimlerde dikkatli davranmak önemlidir.
  • Spor ve Aktiviteler: Temas gerektiren sporlardan kaçınmak ya da gözleri koruyacak önlemler almak (koruyucu gözlük gibi) konikleşmiş korneanın darbe almasını engeller. Yüzme sırasında lens kullanmak enfeksiyon riskini artırabileceğinden, bu konuda doktorunuzla görüşmek gerekir.

Psikolojik Yön ve Destek

Keratokonus, özellikle ilerleyen vakalarda gündelik yaşamı etkileyebildiğinden, hastalarda kaygı veya depresyon belirtilerine yol açabilir. Görüş kalitesinin düşmesi, zaman zaman sosyal hayattan uzaklaşmaya veya mesleki aktivitelerde kısıtlanmaya neden olabilir. Bu nedenle, hem hastaların hem de ailelerinin psikolojik destek alması, hastalığın yönetimi açısından faydalı olabilir. Ayrıca, keratokonusla ilgili çevrimiçi ya da yüz yüze destek gruplarına katılarak benzer deneyimlere sahip kişilerle görüş alışverişinde bulunmak da yararlı olabilir.

Keratokonus, kornea dokusunda meydana gelen ilerleyici bir incelme ve konikleşme sorunudur. Her ne kadar nadir rastlansa da, erken yaşlarda başlama eğiliminde olduğu için yakından takip edilmesi gereken, ihmal edildiğinde ciddi görme bozukluklarına neden olabilen bir hastalıktır. En önemli belirtileri arasında görmede bozukluk, ışığa karşı hassasiyet, gece görüşünde zorluk ve yüksek astigmat gibi unsurlar yer alır.

Bu hastalığın yönetiminde erken tanı kilit rol oynar. Gözdeki basit bir bulanıklık veya miyop-astigmat artışı olarak düşünülebilecek ilk belirtiler, ihmal edildiğinde keratokonusun hızla ilerlemesine olanak tanır. Günümüzde gelişmiş tanı yöntemleri (kornea topografisi, pakimetri vb.) sayesinde erken teşhis mümkün olmakta ve farklı tedavi seçenekleri sunulmaktadır. Tedavi seçenekleri; gözlük, yumuşak veya sert kontakt lens uygulamalarından kornea halkalarına, cross-linking işleminden kornea nakline kadar geniş bir yelpazede değerlendirilir. Her hasta için en uygun tedavi, korneanın kalınlığı, keratokonusun derecesi, hastanın yaşı ve yaşam tarzı gibi faktörler dikkate alınarak belirlenir.

Tedavi ve iyileşme sürecinde hastanın dikkat etmesi gereken noktalar arasında göz ovalama alışkanlığını bırakmak, lens ve göz hijyenine özen göstermek, doktorun verdiği damla ve ilaçları düzenli kullanmak, koruyucu gözlüklerle gözü darbelere karşı korumak gelir. Ayrıca düzenli göz kontrolleri ihmal edilmemeli, olası bir ilerleme ya da yan etki durumunda hemen doktora danışılmalıdır.

Keratokonuslu hastaların büyük çoğunluğu, erken müdahale ve doğru tedavi yöntemleriyle günlük yaşamlarına rahatlıkla devam edebilmektedir. Özellikle cross-linking gibi işlemler, kornea yapısını güçlendirdiğinden hastalığın ilerlemesini durdurmada yüksek başarı oranına sahiptir. İleri evrede ise kornea nakli, görme kalitesini geri kazandıran etkili bir çözüm sunar. Tüm bu tedavilerde başarı oranı, hastanın tedavi sürecine uyum sağlaması ve doktor kontrollerini aksatmamasıyla doğrudan ilişkilidir.

Sonuç olarak, keratokonus belirtilerini erken fark etmek ve vakit kaybetmeden göz doktoruna başvurmak, hastalığın seyrini olumlu yönde değiştirebilecek en kritik adımdır. Göz sağlığınıza verdiğiniz değer ve düzenli kontroller, sizi ileride oluşabilecek ciddi sorunlardan büyük ölçüde koruyacaktır. Bu nedenle, herhangi bir şüpheli durumda mutlaka uzman bir göz doktoru ile görüşerek detaylı muayene talebinde bulunmalı, gerekirse keratokonus tedavisine yönelik gerekli adımları gecikmeden atmalısınız. Unutmayın; erken teşhis ve doğru tedavi, görme kalitenizi uzun yıllar boyunca korumanın en etkili yoludur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir